Bilindiği gibi, Ege Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü, görevi sırasında türbanlı bir öğrencinin eğitim hakkını engellemek suçlaması ile yargılanarak “İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesi” tarafından 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılmış ve bu ceza yargıtay tarafından onanmıştı. Sonraki süreçte Pekünlü’nün Anayasa Mahkemesi’ne; “adil yargılanma hakkı”, “kanunsuz suç ve ceza olamayacağı”, “özel hayatın dokunulmazlığı” gibi temel haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle yaptığı itiraz başvurusu; alınan 23 ocak 2014 tarihli kararla “dayanaktan yoksun olduğu” gerekçesiyle reddedildi.

Türban öteden beri ülkemizde, istismara açık bir polemik konusu yapılmış, siyasiler tarafından politik bir propaganda malzemesi olarak kullanılagelmiştir. Yine, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra YÖK’ün kurulması ile başlayan süreçte 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası’na eklenen çeşitli maddelerle türbanın kamusal alan olan üniversitelerde serbest bırakılması için çok sayıda girişimde bulunulmuştur. Söz konusu girişimler; Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay kararlarıyla türbanın siyasal ve dini bir simge olduğu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “laiklik” ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle kabul görmemiş, üniversitelerde türban serbestliğine nihai izin hiçbir zaman çıkmamış ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları da bu yönde olmuştur.

Esat Rennan Pekünlü, susturulmaya, sindirilmeye çalışılan üniversitelerde yasaların kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirerek, konusu suç teşkil eden yasa dışı talimatlara uymayarak, laik ve çağdaş bilim insanından beklenen cesaret ve duyarlılığı göstermiştir. Kaldı ki; türbanlı öğrencileri mevcut hukuksal durum konusunda uyarmak ve bilgilendirmek dışında, hiçbir öğrencinin üniversiteye ya da sınıflara girmesini engelleyerek, eğitim haklarını ellerinden almış da değildir.

Ege Öğretim Elemanları Derneği olarak; mevcut yasaların üniversitelere türbanla girilmesine hukuken halen izin vermediği gerçeğinden hareketle, her türlü tehdide ve hukuksuz emre karşı yasal düzenlemeler çerçevesinde sorumluluklarını yerine getirme kararlılığını gösteren Esat Rennan Pekünlü’nün bu şekilde cezalandırılmasını; gerek ifade ve fikir özgürlüğü, gerekse Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerinden “laiklik” ilkesine sahip çıkılması açısından düşündürücü ve kaygı verici buluyoruz.