Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Adayı Belirleme Seçimleri, 8 Eylül 2011 tarihinde gerçekleşmiş ve adaylardan biri 261, diğeri 126 oy almış, ayrıca 30 boş oy verilmiştir. 22 Eylül 2011’de ise 2547 sayılı YÖK Kanunu’nun kuruma verdiği yetkiyi kullanan YÖK, seçimle ortaya çıkan eğilimin dışında bir tercih yapmış ve Dekanlık atamasını daha düşük oy alan adaydan yana gerçekleştirmiştir. Böylelikle, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde de, daha önceleri diğer üniversite ve fakültelerdeki yönetici seçimlerinde görüldüğü gibi, üniversiter dünyanın dışından bir yetki kullanımı yaşanmıştır.

Ege Öğretim Elemanları Derneği (EGÖDER);

Toplum hayatımızda sıkça gördüğümüz “ileri demokrasi” ayıplarının bir uzantısı olan ve Türkiye’de akademik özerkliğin fotoğrafını gösteren bu durumun, yasal çerçeve içinde uygulanmış olsa da, akademinin geleneklerine ve etiğe uymadığını, uluslararası önemli bir bildirgeyi ve Türkiye’ye ait bir değerlendirmeyi anımsatarak, kamuoyu ile paylaşır:

1) Yükseköğretim kurumlarının özerkliği ve akademik özgürlük üzerine Dünya Üniversiteler Servisi’nin 1988 yılında imzaladığı Lima Bildirgesi, “yükseköğretim kurumlarının iç işleyişlerine, mali işlerine ve yönetimlerine ilişkin kararlar almada ve eğitim, araştırma, topluma hizmet ve diğer ilgili faaliyetlerinde kendi politikalarını oluşturmada devlet ve toplumun tüm diğer güçleri karşısında bağımsız olmasını” esas alır. Bu çerçevede, bilimsel ve mali özerklikle birlikte, idari özerklik, akademik geleneğin ve üniversiter yapının olmazsa olmaz koşuludur ve akademik çevre, devletten ya da herhangi bir başka kaynaktan gelebilecek müdahale veya baskı endişesini taşımadan işlevlerini yerine getirme hakkına sahip olmalıdır.

2) OECD’nin, akademik özerkliği 8 önemli göstergede değerlendiren raporunda, Türkiye’deki üniversitelerin bu 8 alanın sadece 3’ünde, o da “kısmi özerklik” sahibi olduğu vurgulanarak, Türk üniversitelerine bu alanda 8 üzerinden 1.5 notu verilmiştir.

Ege Öğretim Elemanları Derneği (EGÖDER);

Üniversitelerimizin yönetici seçim ve atamalarının, YÖK yasasıyla 30 yıldır uygulanmakta olan çarpık bir sistem zinciri içinde yapıldığının ayırdındadır. Daha önceki sayısız açıklamalarında da, kişilerden bağımsız olarak ilkesel bir yaklaşımla, bu çarpık süreçleri irdelemiş, yaşanan sıkıntıları dile getirerek temel önerilerini açıklamıştır.

Mevcut sistem, ne yazık ki, bugüne dek yarattığı tüm sıkıntılara rağmen, ısrarla değiştirilmemektedir. Siyasi otorite, üniversite ve bilimi zaptı rapt altına almak için, ‘Gün gelir, bu düzenlemeler benim de işime yarayabilir’ düşüncesiyle yıllardır bu sistemi sürdürmektedir. Bugün gelinen noktada, durmadan “millet iradesi ne derse o…” diyen bir iktidarın, üniversite öğretim elemanlarının iradesini millet iradesinden ayrı tutması, yok sayması ve akademik dünyaya idari özerklik hakkını çok görmesi manidardır.

Bugün sayıları 165’e ulaşan üniversitelerimizin, her birinde ortalama 7 fakülte olduğu kabul edilirse, YÖK’ün sadece dekan belirlenmesi sürecinde 1 000’i aşan sayıda değerlendirme (?) ve atama yapıyor olması bile bu sistemin çarpık ve hantal doğasını göstermeye yeter. Bu yanlış sistemden doğru sonuçlar beklenemeyeceği açıktır, dolayısıyla yanlış sistemden ancak zaman zaman ortaya çıkabilecek doğru sonuçlara sevinerek sistemin yanlışlığını görmezden gelmek bu aldatmacaya kanmak, alet olmak demektir. Aynı şekilde, bu yanlış sistemden doğal olarak yanlış sonuçlar doğduğunda, temelde yatan sistemi sorgulamadan sadece sonuçları tartışmanın ve eleştirmenin de yeterli olmadığı, “yarım ağız protesto”ların ise nafile bir yaklaşım olduğu ortadadır.

Ege Öğretim Elemanları Derneği (EGÖDER);

Hesap verilebilirlik ve şeffaflık temelinde akademik özerkliğin hiçbir ön koşul olmadan uygulanmasını, akademik yaşamda sadece ve sadece demokrasinin, liyakatın ve etik ilkelerin göz önüne alınmasını bekler. Öğretim üyelerinin yönetici seçimlerinde, YÖK’ün ve Cumhurbaşkanı’nın sıralama ve atamalarında akademik yaşamın hiçbir alanında yeri olmaması gereken ayrımcılık, çıkar ilişkileri gibi bilim dışı ve çağdışı etmenlere itibar edilmemesinin gerekliliğini bir kez daha kamuoyu ve akademik dünyayla paylaşır.

Ege Öğretim Elemanları Derneği (EGÖDER);

Akademinin tüm bileşenlerinin, bilimsel ve mali özerklik alanlarında olduğu gibi, idari özerklik alanında ve yönetici seçimlerinde de üniversiter düzene yakışan ölçüt ve ağırlıklar üzerinde uzlaşarak bir ortak irade ortaya koymasını üniversiter yaşamın olmazsa olmaz koşulu sayar. Üniversitelerimizin ve öğretim elemanlarımızın üstüne düşen görev, “yöneticilerini doğrudan seçme hakkı elinden alınmış bir üniversitenin özerk bir bilim kuruluşu sayılamayacağı” gerçeğini düstur edinerek “aldatmaca-göstermelik bir seçim düzeni”nde “yanlı atama”lara izin veren bu ve benzeri sistemlere geçit vermemektir. Verilen oyların değerlendirilmediği bir ortamda, bu “aldatmaca seçim düzeni”ne alet olmamak, alternatif sistemleri tartışmaya açmak ve öneriler oluşturmak akademik sorumluluğumuz ve hakkımızdır.

Ege Öğretim Elemanları Derneği (EGÖDER);

Üniversitelerimizin ve tüm birimlerinin, kendi üyelerinin demokratik usulle oluşturdukları organlar ve seçtikleri yöneticiler eliyle yönetilmesini ve yine onlarca denetlenmesini esas sayar. Önerimiz, çoğul ve demokratik bir katılımla işleyen kurulların oluşturulmasını temel alan yatay bir yönetim modelidir. Üniversitelerimiz ancak ve ancak, böyle kurulların ve bilimin karakterini iyi bilen, uluslararası standartlarda bir akademik anlayışa sahip, akademik sorumluluk ve akademik başarı güdüsüyle göreve talip olan ve çalışan yöneticilerin varlığında ileriye taşınabilir.

Varılan noktada, Ege Öğretim Elemanları Derneği (EGÖDER);

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin tüm öğretim elemanlarını, Ege Tıp’ın geleneksel doğrultusunda çalışmaya, kurumsal kültürü yaşatmaya ve geliştirmeye, kurum hafızasını yeni yönetimlere aktarmaya, fakülteyi aydınlığa ve ileriye taşımak için daha fazla sorumluluk almaya ve önümüzdeki tüm antidemokratik uygulamaların ve engellerin kaldırılması girişimlerinde birlik ve beraberliğe davet eder.

EGÖDER Yönetim Kurulu adına Bşk. Prof. Dr. Ferhan G. Sağın